Türkiye’de dijital dolandırıcılık vakaları artık daha ikna edici yöntemlerle gerçekleştiriliyor ve mağdurlar için ciddi mali kayıplara yol açıyor. Bu artış, teknolojinin hayatımızdaki yerinin genişlemesiyle paralel olarak ilerlerken, bu olayların arkasında yatan çeşitli faktörler dikkat çekiyor. Dolandırıcılık vakaları, çalışarak para kazanma umudunu yitirmiş ve emeğinin karşılığını alamayacağını düşünen, çoğunluğu gençlerden oluşan toplumlarda sık görülmektedir. Psikiyatrist Uzman Dr. Ayşegül Sütçü, sosyoekonomik eşitsizliklerin yüksek olduğu toplumlarda dolandırıcılık vakalarının artış gösterdiğini vurgulamaktadır. (1. Kaynak)
Ayrıca, teknolojinin hayatımızda hızla gelişmesi ve internet üzerinden yapılan finansal ve bankacılık işlemlerinin yaygınlaşması, dolandırıcıların yeni yöntemler bulmasına ve geliştirmesine olanak tanımaktadır. Örneğin, scam page (sahte internet sitesi) kullanarak banka müşterilerinin kişisel bilgilerini ele geçiren dolandırıcılar, hem banka hem de müşteriler arasında maddi kayıplara ve güven sorunlarına yol açmaktadır.
Sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen dolandırıcılık yöntemleri, insanların kazanma duygularını manipüle ederek onları tuzaklarına çekmektedir.
Bilgisayar ve mobil cihazlarda kullanılan push ve pop-under reklamlar aracılığıyla, insanların korku duyguları manipüle edilerek dolandırıcılık girişimlerine maruz bırakılmaktadır.
Telefon ve çağrı dolandırıcılığı ise hem korku hem de kazanma hırsı gibi duyguları manipüle ederek kurbanlarını kandırmakta ve dolandırıcıların tuzaklarına çekmektedir.
Özellikle telefon dolandırıcılığı üzerinden yapılan “Banka hesabınızda şüpheli hareket var”, “Adınız terör örgütü üyeliğine karıştı”, “x.xxx TL tutarında işleminiz var, onaylıyor musunuz?” gibi ifadeler, banka kullanıcılarını korku duygusunu ortaya çıkararak manipüle etmektedir. Ayrıca, “xxx.xxx TL vadesiz kredi onayı” gibi ifadelerle kazanç hırsını manipüle ederek kullanıcılar üzerinden maddi kazanç sağlanmaktadır. Scammer’lar (dolandırıcılar), bu tarz sosyal mühendislik yöntemleriyle insanların korku duygusunu kullanarak başarılı olduklarını defalarca kanıtlamışlardır. (2. Kaynak)
Dolandırıcılar sadece sosyal medya reklamcılığı ve telefon dolandırıcılığı üzerinden aktif rol oynamakla kalmıyor, aynı zamanda Sahibinden, Letgo, Instagram ve Facebook Marketplace gibi platformlarda sahte ürün/hizmet satışı vaadiyle dolandırıcılık yapmaktadırlar. Her sezon gündeme ayak uyduran yöntemler geliştirmektedirler.
Örneğin:
- Bungalov kiralama
- Araç kiralama
- Tatil paketi
- Araç Sigortası
- Futbol/konser bileti
- Sahte ürün satışı
Bu tür ilanların tamamen dolandırıcılık amacı taşıdığını gösteren en belirgin ifadeler
- “Acil para ihtiyacı”
- “Borç karşılığı alındı satılık”
- “Şehir dışında olduğum için gidemeyeceğim.”
Turkiye’deki dolandiricilarin sayisi neden her gecen gun artmaktadir?
Türkiye’de dolandırıcılık vakalarının artışındaki ilk sebep, yazının başında bahsettiğim gibi:
“Çalışarak para kazanma umudunu yitirmiş ve emeğinin karşılığını alamayacağını düşünen kişilerin bu suçlara yönelmesi.”
Bunun yanı sıra, ekonomik sıkıntılar yaşayan bireylerin sosyal bir destekle kalkabileceği bir yapı veya bilgi/destek alabileceği herhangi bir kurumun bulunmaması, dolandırıcılık suçlarına karışan bazı kişilerde bu durumu “sistemden intikam alma” olarak görmelerine yol açmaktadır.
Eğitim ve Bilinç Düzeyi: (3. Kaynak)
Dolandırıcılık, genellikle düşük eğitim ve bilinç düzeyinin olduğu toplumlarda daha yaygındır. Türkiye’de eğitim seviyesinin ve finansal okuryazarlığın düşük olması, insanların dolandırıcılara karşı savunmasız hale gelmesine yol açmaktadır. Bu durum, dolandırıcıların işlerini kolaylaştırmakta ve dolandırıcılığın yayılmasına zemin hazırlamaktadır.
Ayrıca, yasal düzenlemelerin ve denetim eksiklerinin dolandırıcıların cezalandırılmadığı ya da soruşturulmadığı gibi bir kanaat oluşturduğu görülmektedir. Bu durum, genel olarak suç oranlarının artmasına katkı sağlamaktadır.
Yerel ve dijital medyada sıkça yer bulan dolandırıcılık hikayeleri ve haberleri, bu suçları adeta “zeki” ve “başarılı” bir eylem gibi yansıtmaktadır. Film ve diziler de dolandırıcıların zekasıyla yaptığı aldatmaya yönelik kurnaz oyunları başarı gibi gösterip onları kahramanlaştırmaktadır.
Türkiye toplumunda artık birçok kesim, dolandırıcılık yöntemlerinin adalet sistemine ve toplumun bireylerine olan güveni artırmak yerine azalttığını düşünmektedir. “Herkes yapıyor, ben neden yapmayayım?” veya “Bunu yapmışlar, ceza almamışlar; ben de ceza almadan yapabilirim.” gibi düşüncelerle suça yönelimin toplumun her kesiminde arttığı duyulmakta ve görülmektedir.
Maalesef, bu toplumdaki algının önüne geçmek için her kurum ve kuruluşun rolü oldukça büyük ve zorunludur.
Dolandırıcılık suçu övülmemeli ve dolandırıcılık haberleri/hikayeleri “başarı” gibi aktarılmamalıdır.
0850’li numaralar ve yabancı WhatsApp ve Türk açık hat kullanımı
0850’li numaralar, Türkiye’de Koç.net’in “Biri” internet hizmetleri döneminde, ADSL modem sahiplerine ev numarası olarak dağıtıldığı zamanlarda yaygınlaşmaya başladı ve daha sonra sadece şirketlere sunulmaya başlandı. Ancak, zamanla dolandırıcılar için cazip hale gelerek kullanılmaya başlandı.
0850’li numaralar dolandırıcılar tarafından kolayca temin edilebilir. (Sahte şirket evrakları düzenleyerek ya da yurtdışı VoIP firmaları aracılığıyla temin edilebilmektedir.)
İnternet bağlantısı olan herhangi bir akıllı cihazdan kullanılabilmesi, dolandırıcıların fiziksel olarak gizliliğini sağlamaktadır.
Dolandırıcılar yurtdışından arama yapsalar bile, aramalar yurtiçinden yapılmış gibi görüntülenir ve bu durum takibi zorlaştırır.
Yabancı WhatsApp numaraları, sanal telefon hizmeti sağlayan çeşitli ülkelerin numaralarını kullanan dolandırıcılar için, ülkedeki yasalardan kaçmayı kolaylaştırır ve takibi zorlaştırır. Bu numaralar sık sık tehdit, şantaj, hakaret ve farklı dolandırıcılık yöntemlerinde kullanılmaktadır. WhatsApp numarasının kimin tarafından kullanıldığını bulmak oldukça zordur, çünkü numara istenildiği zaman kapatılabilir ve başka birine kiralanabilir ya da satılabilir.
Türkiye’yi daha önce ziyaret etmiş veya hâlâ Türkiye’de bulunan yabancıların adına, hukuksuz yollarla açılan Türk hatları ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Operatör bayileri aracılığıyla tamamen yasadışı yollarla açılan bu SIM kartlar, dolandırıcılar ve diğer suçlular tarafından sıkça kullanılmaktadır. Bu yöntemin tercih edilmesinin en büyük nedeni, hat sahibinin genellikle bulunamaması ve kullanıcının tespit edilememesidir. Bu sayede suçlular, takip edilmekten ve kimliklerinin ortaya çıkmasından kaçınmaktadır.
Bu hatlar aracılığıyla operatörlerden alınan mobil internet üzerinden çeşitli suçlar işlenmekte ve gerçek suçluların izine ulaşmak neredeyse imkânsız hale gelmektedir. Açık hatlar, Türkiye’de oldukça kolay bir şekilde ve neredeyse hiçbir gizlilik gerektirmeden satılmaktadır. Büyük bir denetim eksikliği nedeniyle suçluların tespiti ve internet aktivitelerinin izlenmesi zorlaşmaktadır.
Bu durum, suçluların hızlı bir şekilde numara değiştirmelerine olanak tanımakta ve suç işlemelerini kolaylaştırmaktadır. Aynı zamanda, suç aktivitesinden hızla kaçmalarına ve izlerini gizleyerek yakalanma risklerini minimuma indirmelerine imkân sağlamaktadır.
Operatörlere yönelik yasal denetimlerin artırılması, Türkiye’de bilişim suçları ve dolandırıcılık oranını önemli ölçüde düşürebilir. Ancak bu durumda suçlular, alternatif yöntemlere yönelme eğilimi gösterebilir. Örneğin, TOR, proxy ve VPN gibi teknolojiler aracılığıyla kimliklerini gizlemeye çalışabilir veya yurtdışından temin edilen ve internet üzerinden satılan Ukrayna ya da İngiltere gibi ülkelerin SIM kartlarını kullanarak faaliyetlerine devam edebilirler.
Bunun yanı sıra, suçlular yakın konumlardaki komşu Wi-Fi ağlarını, kafe ya da restoran internetlerini kullanarak suç işlemeye yönelebilirler. Ancak bu yöntemlerin gizlenme ve delil yok etme süreçlerini daha karmaşık hale getireceği için herkes tarafından kolayca tercih edilmesi beklenmemektedir.
Suçlular, kolayca numara değiştirerek suç faaliyetlerinden hızlıca kaçış yapabilir, izlerini gizleyebilir ve yakalanma risklerini en aza indirebilirler.
Türkiye’de yalnızca ikinci el telefon satışı yapan yerler ve küçük operatör bayilerine yönelik bir denetim ve yaptırım uygulanması, dijital olarak işlenen suçların büyük bir kısmını ortadan kaldırabilir.
İnternet kullanıcılarına, çevrimiçi ortamlarda dikkatli olmalarını ve internet üzerinden gerçekleştirecekleri tüm aktiviteleri sorgulayıcı bir yaklaşımla yapmalarını öneriyorum. Bunun dışında ek bir önerim bulunmamaktadır.
Suçluların dolandırıcılığı “başarı” olarak adlandırmasının önüne geçebilecek adalet ve içişleri bakanlıklarının, suç işleme operasyonlarında kullanılan yolları engellemek adına alacakları denetim ve yaptırımların sıkılaştırılmasını en kısa sürede medyada görmeyi umut ediyorum.
2024 yılındaki son yazımı, dolandırıcılık suçlarından mağdur olanlara adadım.
Hepimize mutlu yıllar!
Dolandırıcılık Araştırmasının Çarpıcı Bulguları Açıklandı